Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Pencerede oturmuş düşünüyordum, şimdi bir gemi gelip bütün bu kadınları içine alsa ve uzaklaşsa, bu kadınlar kaptana ve tayfalara nereye gittiklerini sormazlardı. Sanki yaşamış oldukları ve daha yaşayacakları hayatı çoktan dörde katlamışlardı ve bu hayatın üstünde oturuyorlardı. Ya da hayatlarını kocaman bir karpuz gibi ellerinde taşıyorlar ve öbür insanların bunu görüp bu karpuzları taşımanın kendileri için ne kadar zor olduğunu anlamalarını istiyorlardı.
Şairler bu yalan dünyanın ateşiyle öbür insanlardan daha çok yananlardır.
Sayfa 74
Reklam
İstanbul’daki insanlar, duvarlara seve seve asılan basılmış fotoğraflardı, Anadolu’daki insanlar ise, tozun toprağın içinde bırakılıp unutulan negatifler…
"Birisi ölürse, sanki senin göğsüne bir taş oturur da bir da­ha kalkmaz. Sevdiğin bir insan, ruhunu Allah'ın ellerine tes­lim edip ölürse, senin içinde kırk mum yanar. Ölüyü göm­dükten sonra, içinde her gün bir mum söner. Otuz dokuz mum söner, kırkıncı mum, sen ölene kadar içinde yanmaya devam eder. Ah, bu yalan dünyada ölümden yakın köy yok."
Sayfa 65 - Turkuaz KitapKitabı okudu
"Nine­me, insanların niye bir öyle, bir böyle olduklarını sordum. "Boğaz, kırk boğumludur. İnsan bir şey söylemek isteğinde, kırk kez yutkunup öyle konuşmalı, bazı insanlar yutkunma­dan konuşur, sonra ortada bir topak bok kalır," dedi."
Sayfa 50 - Turkuaz KitapKitabı okudu
"Ah, ne bilirim ben, insanoğlu nedir ki? İnsanoğlu kuş misali, bir gözünü aç­tın buradasın, bir gözünü yumdun ordasın. İnsanoğlu bir ça­nak çamur, bizi nereye atarlarsa, orada kalırız."
Sayfa 47 - Turkuaz KitapKitabı okudu
Reklam
Handan, hamamdan geçtik, Gün ışığındaki hissemize razıydık; Saadetinden geçtik, Ümidine razıydık; Hiçbirini bulamadık; Kendimize hüzünler icat ettik; Avunamadık; Yoksa biz ... Biz bu dünyadan değil miydik?
Sayfa 8 - Turkuaz KitapKitabı okudu
Hiç kimse yoksulların dertlerini dinlemek istemiyor. Yoksulluk korkusu. Yoksulluktan korkuyorlar, demek ki onu bir yerden iyi tanıyorlar...
Burada insanlar cüzdanlarını kutsal gibi tutuyorlar. Para bakire Meryem gibi kendini ağırdan satar. Oysa bizimkiler parayı pantolon cebinde taşırlar... Para ödemen gerektiğinde, elini pantolon cebine daldırırsın, aranırken kendi taşaklarını tutarsın. Bizim memlekette para yırtık pırtıktır, eskicide uzun zaman uyumuş çoraplar gibi kokar, birisi üzerine ya bir aşk şiiri yazmıştır ya da bir telefon numarası.
Aşk hafif bir kuştur, bir yere kolay konar ama zor kalkar.
Reklam
Ölülerle dirilerin sayısını karşılaştırırsak, dünya ölüler dünyası.
Bir keresinde okulda İngilizce dersinde bir kızın İngilizce bir cümleyi okuması gerekti: “I am sick.” Kız, “I am si,” dedi. Kadın öğretmen , “I am sick, de,” dedi. Kız, “I am sak,” dedi. Öğretmen, “Sick de, yoksa sana not olarak sıfır veririm,” dedi. Kız sik demedi, öğretmen ona koca bir sıfır verdi ve ona, “Ne utanıyorsun ki, babalarınızda ve erkek kardeşlerinizde kilolarca sik var,” dedi. Bunu anneme anlattım, kendisinin İngilizce öğretmeninden sıfır almayacağını söyledi. İngilizce öğretmeninden sıfır alan kız bana, babasının, “Öyle İngilizce öğretmeninin sülalesini toptan sikerim,” dediğini söyledi.
Sayfa 141 - İletişim
446 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.